Page 8 - 3_Sinif_Turkce_1. kitap
P. 8

Anneannem bizim biraz uzağımızda oturur. Her hafta sonu annemle otobüse binip

                                                                      ziyaretine  gideriz. Ben  anneannemin  evini  çok  severim.  Bana  göre  o  evin  hiç


                                                                      değişmeyen  bir  kokusu  vardır.  Bir yandan mutfağından hiç eksik etmediği fesleğen

                                                                      çiçekleri kokar, bir yandan da evin her köşesine astığı lavanta keseleri. Anneannem

                                                                      hiçbir yerde uzun süre kalamaz. Ne zaman bize gelse ya da başka bir yere gitse

                                                                      ‘’Evimi özledim. ’’der durur. Onun kendine göre bir düzeni vardır. Bu düzeni bozmak


                                                                      anneannemin hiç hoşuna gitmez. Hiçbir eşyasının yerini değiştiremeyiz.

                                                                                  Bir defasında Ankara’ya dayımlara gitmişti. Gelmesine yakın annemle birlikte

      evini temizlemeye gittik. Annem temizlik yaparken bende çiçekleri suladım. Sonra çiçeklerin saksılarını büyükten küçüğe doğru sırlamaya karar


      verdim. Onlarla oyun oynuyordum. Anneannem geldiğinde çiçeklerin yerini neden değiştirdiniz diye günlerce söylendi bize. O günden sonra bir

      iğnenin bile yerini değiştirmedik.

         Anneannem genellikle aynı yerde aynı şeyleri yapar. Hep oturduğu, sokaktan geleni geçeni izlediği bir köşesi vardır. Salon camının önünde


      sallanan sandalyesi, ayaklarının altında miskin miskin yatan kedisi Fındık, koltuğunun yanında hiç bitmeyen örgü ipleri. Camın önünde menekşeleri,

      önündeki sehpada ise fanusta yüzen japon balığı. Anneannem çok tatlı kadındır. Heyecanla bir şeyler anlatırken ya da televizyonda en sevdiği

      filmi  izlerken  birden  koltuğunda  uyur  kalır.  O  uyuyunca  gözlükleri  gözünden  burnuna  iner.  Bir de  tüm  ipleri  birbirine  karıştırır,  bize  tuhaf

      renklerde şeyler örer. Kazak, atkı, şapka, çorap… Eski metal bir düğme kutusu vardır. Ördüğü hırkalara o kutudan düğme seçer. Ama düğmeler


      her zaman birbirinden farklı olur. Hiç uyarmayız onu bu konuda. Hepsini seve seve giyeriz. Biz ördüklerini giydiğimizde o da dünyanın en mutlu

      anneannesi olur.                                                                                                                    Ayşegül ÇELEBİ

         MaviÖnlükYayınları                                                         6                                                                       3. Sınıf
   3   4   5   6   7   8   9   10   11   12   13