Page 50 - 3_Sinif_Turkce_1. kitap
P. 50

Ayla uzun zaman sonra ailesiyle yolculuğa çıkmıştı. Bayram tatilini geçirmek için memleketlerine gidiyor-

                                                lardı. Sabahın ilk ışıklarında yola koyulmuşlardı. Yolları oldukça uzundu. Ayla bazen uyuyor bazen sıkılıyordu.

                                                Sıkıldığı zaman uygun bir yerde durarak kısa molalar veriyorlardı. İlk molaları bir dinlenme tesisinde olmuştu.

                                                Burası sakin temiz bir yerdi. Ayla, annesi ve babası bir masaya oturmuş, gözleme yemiş çay içmişlerdi. Babası


                                                ‘’ Böyle yol üstü yemekleri çok seviyorum. ’’demişti. Annesi ise geceden hazırladığı börekleri neden yemedik-

                                                lerini sorguluyordu. Gerçi daha yeni çıkmışlardı yola. Onları da ilerleyen saatlerde yerlerdi. Bu molanın


      ardından birkaç saat geçmişti ki Ayla yine sıkıldı, bunaldı ve ‘’Daha çok var mı?’’ sorusunu yinelemeye başladı. Bunun üzerine babası arabayı harika

      bir göl kenarına çekti. Ayla arabadan indi, gözlerini kocaman açmıştı. Manzara o kadar güzel ve öyle büyüleyiciydi ki. Biraz da bu göl kenarında


      oturdular. Annesi, her şeyiyle en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş yol çantasını açtı. İçinden birkaç çeşit meyve çıkardı ve soydu. Ayla “Sanki

      pikniğe geldik.” diye kıkırdadı. Meyveden sonra babasıyla gölde taş sektirme oynadılar ve bu mola da burada bitti. Dede memleketine iyice

      yaklaşmışlardı. Artık yol kenarında hep tarlalar görüyorlardı. Bu tarlaların kimisi açık sarı renkteydi, kimisi yeşil otlarla kaplıydı. Aylaların arabası


      memlekete varmadan son kez durdu. Babası arabayı bir tarla kenarına çekmişti. Ne var ki burada diye düşündü Ayla. Ne bir tesis vardı ne de su

      kenarıydı. Fakat arabadan inince buranın muhteşem bir ayçiçek tarlası olduğunu fark etmişti. Tüm çiçekler sözleşmiş gibi aynı tarafa bakıyorlardı.

      Ayla çiçeklerin baktığı tarafa dönünce gözlerini kısmak zorunda kaldı. Çünkü güneş tam karşısındaydı. Tüm çiçekler güneşe bakıyordu meğer.


      Nedenini sorduğunda ise babası bu çiçeklerin büyüyebilmek için güneşe bakmaları gerektiğini söyledi. Hatta bu özelliğinde dolayı bu devasa sarı

      çiçeklere ‘’Günebakan’’ denirdi. Ayla güneşe dönüp aynı ayçiçeği gibi durdu ve gözlerini kapadı. Babası o anı ölümsüzleştirmek için fotoğrafını


      çekti. Yüzünde kocaman bir gülümseme ile arabalarına bindiler, kalan bir saati de bitirdiler. Ayla gider gitmez dedesine ayçiçeklerini anlattı.


         MaviÖnlükYayınları                                                        48                                                                       3. Sınıf
   45   46   47   48   49   50   51   52   53   54   55